28 Ocak 2008 Pazartesi

Akıl Hastası1

Bir akıl hastası, bulunduğu kaldırımdan karşıya geçip rastladığı ilk görevliye sormuş :
-Affedersiniz, karşı kaldırım nerede acaba?
Görevli şaşırmış ama yine de karşı tarafı göstererek :
-İşte şurada, demiş.
-Kime yutturuyorsun yahu...
Daha şimdi orda sordum, burayı gösterdiler!...

Bakış Açısı2

Bir diyetisyen, huzurevinde geniş bir kalabalığa konferans vermektedir:
"Midemize indirdiğimiz hersey bizleri her an öldürebilecek kadar tehlikelidir. Kirmizi et kanser yapar, gazlı içecekler midemizin dokusunu tahris eder, sebzeler öldürücü bakteriler barındırabilir, Çin yemekleri karbonhidrat yüklüdür. Ayrıca hiçbirimiz içme suyunun barındırabileceği mikropların uzun vadedeki etkilerinin farkında bile değiliz. Fakat bir yiyecek vardır ki içlerinde en tehlikelisidir. Hepimiz onu mutlaka yemişizdir ya da yemek zorunda kalabiliriz. Içinizde birisi en ciddi rahatsızlıkları yaratacak ve uzun yıllar bizlere acı verebilecek bu gıdayı tahmin edebilir mi ?
" Ön sıralardan 75'lik bir ihtiyar ayağa kalkar ve yanıtlar:
"Düğün pastası"

Bakış Açısı :)

Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyetbir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemenyakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeylerikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır.Soba yerden 1 m. kadar yukarda, altındaki dizili taşların üzerindedir.Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar.Kimyacı, "adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylecedaha kolay yakmayı amaçlamış"; fizikçi, "adam sobayı yükselterekkonveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş";jeolog, "burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi birdeprem anında sobanin taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yanginolasılığını azaltmayı amaçlamış"; matematikçi, "sobayı odanın geometrikmerkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış";antropolog, "adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafifbiçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş". Bu sıradaev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedeninisorarlar.,
Adam cevap verir:- "Boru yetmedi."

Tanısana Hadi

Biyoloji dersinden yapılacak sınav için sınıftaki herkes acayip çalışmış, notlar fotokopiler havada uçuşmuş. Daha sonra sınavın yapılacağı gün gitmişler bir de bakmışlar, ortada kağıt kalem yok sadece sıra sıra mikroskoplar.
Hocada başlarında bekliyorken demiş ki, "Bu mikroskoplarda lam'da bir böceğin bacağı var, sınavınız bacağından böceği tanımak" Tabi hemen itirazlar, ama fayda etmemiş, hoca dediği dedik. Öğrenciler mikroskopların başına geçmiş. Ama bir şey yapamıyorlar.
En sonunda biri dayanamamış, kapıyı çarpıp çıkmış. Hoca arkasından seslenmiş : ''Kimsin ulan sen, kapıyı çarpıp çıkıyorsun?" Kapı hafifçe aralanmış ve bir bacak uzanmış :"Tanısana hadi, tanısana kim olduğumu"

Şanslı Hırsız :)

Genç avukat, hırsızlıkla suçlanan müvekkilini hapis cezasından ancak, yaratıcı bir savunma yaparak kurtarabileceğini biliyordu. Bu nedenle savunmasını, sözcüklere "dans ettirerek" yapmaya başladı.
· "Müvekkilim, arabanın camından içeri yalnızca kolunu sokup çantayı almıştır" dedi ve yargıcın hukuka olan saygısını hedefleyerek sürdürdü konuşmasını: "Siz de takdir edersiniz ki, müvekkilimin kolu, müvekkilimin bizzat kendisi değildir" dedi ve görüşünü şöyle sürdürdü: "Yalnızca bir kol tarafından işlenen bir suç için, kişinin suçsuz öteki kolunu, bacaklarını ve bedeninin suçsuz tüm organlarını da cezalandırmış oluyorsunuz. Bu kararınızla, suçsuz organları da hiç de hak etmedikleri bir cezaya çarptırıyorsunuz. " Genç avukat bu görüşünü açıkladıktan sonra yargıca sordu: "Bu davranışınızı, kişi hukukuna olan saygınızla nasıl bağdaştırabileceğinizi açıklayabilir misiniz?"
Yargıç, genç avukatın bu sözleri üzerine gülümsedi :
· "Peki, o zaman ben de kararımı aynı mantık doğrultusunda veriyorum ve müvekkilinizin, suçlu kolunu bir yıl hapse mahkum ediyorum" dedi. Sonra da kararını, gülümseyerek tamamladı : "Müvekkiliniz isterse, hapsedilen koluna eşlik edebilir.
" Yargıcın bu kararından sonra gülme sırası, yargılanmakta olan hırsıza gelmişti. Genç avukatının yardımıyla takma kolunu çıkarttı, yargıca teslim etti ve öteki kolunu avukatının koluna sokarak mahkeme salonundan ayrıldı.

Laz ve Keyserililer2

Bir uçakta 58 kayserili ile 1 laz yolculuk yapıyorlarmışkaptandan bir ses gelmiş uçaktaki ağır eşyaların hepsini atın yoksa düşecez bunun üzerine tüm ağır eşyalar atılmış. 10 dak sonra kaptan tekrar seslenmiş uçağın sağ kanadını koparmak zorundayız yoksa düşecez kanadıda koparmışlar. sonra kaptan tekrar seslenmiş sol kanadıda koparacaz. uçak kanatsız ilerlerken kaptan seslenmiş kusura bakmayın ama uçağın alt kısmını kesmezsek hepimiz ölecez tüm yolcular yukarıdaki tutacaklara tutunmuşlar ve alt kısım kesilmiş. yolculuk devam ederken kaptan bu son isteğim malesef kontrolü sağlayamıyoruz o yüzden içinizden 1 kişinin atlaması lzım der bunun üzerine 58 kayseliri laza döner laz ise şöyle der başını sallayarak tamam tamam anladım ama hani alkış der kayserililerde alkışlar.

Lazlar ve Kayserililer

Bir gün Kayseri'lilerle lazlar savaş yapıyorlarmışKayseri`lilerin aklına bir fikir gelmiş.Demişlerki;
-Bu laz'ların hemen hemen yarısı Temel, diğer yarısıda Dursun'dur .Ve daha sonra savaşın ortasında bağırmaya başlamışlar:
-Temel! Temel!!!Laz'lardaki Temel`ler kafalarını kaldırmışlar ve vurulmuşlar.Daha sonra Kayseri`liler :
-Dursun! Dursun!!!!Diye bağırmışlar. Dursun`larda kafalarını kaldırmışlar ve vurulmuşlar. Laz'lardan çok az kişi kalmış ve onlarında aklına bir fikir gelmiş.Ve:
-Yerde para buldum bu kimin?diye bağırmışlar. Bütün Kayseri`liler kafalarını kaldırmışlar ve vurulmuşlar

Yanlış Anlama

Çok karizmatik ve yakışıklı bir adam yanında bir devekuşuylabara girmiş, herkes şaşkın falan öööle adama bakıyolar, adam bara yanaşmış...
- "Barmen bana bi viski, ona da büyük bi bardak su." Barmen talepleri yerine getirmiş, bi tek, iki tek, saatler ilerlemiş, adam:
- "Hesap lütfen!" demiş. Barmen hesap pusulasını uzatmış, adam elini cebine atmış,parayı çıkartmış, tam hesapla aynı. Ertesi gece adamımızgeri gelmiş, yanında tabii devekuşu da var.
- "Barmen bana bi viski, ona da büyük bi bardak su." Barmen istediklerini vermiş, bi tek iki tek, saat geç olmus,adam hesabı istemiş, barmen hesabı göstermiş. Adamımızelini cebine atmış, çıkartmış, tam hesap miktarı. Barmen şaşkınama nafile. Bikaç gece sonra adamımız devekuşuyla beraber gerigelmiş. Barmenin içi içini yiyo. Adam:
- "Bana bi viski, ona da su ver." Barmen emre amade, yerine getirmiş, gece ilerlemiş,adamımız hesabı istemiş, barmen bol küsüratlı saçmasapanbi miktarı hesap olarak adama vermiş. Adam elini cebine atmış,çıkartmış, yine tam hesap. Barmen oynatmak üzere. Dayanamamış:
- "Beyfendi bi süredir barımıza gelip gidiyorsunuz, kusura bakmayın ama bişey sormak istiyorum, yoksa kafayı yiycem.Her gece cebinizden çıkan para hesapla kuruşu kuruşuna aynı oluyo. Bunu nasıl başarıyorsunuz?" Adamımız gülümsemiş:
- "Bi gün karşıma bi cin çıktı, üç dileğimi sordu. İlk olarak; karizmatik ve yakışıklı bi tipim olmasını istedim. İkinci dileğimde, ne almak istersem isteyim, elimi cebime attığımda parası aynen cebimden çıksın istedim." Barmen: - "Peki kızmayın ama bu kuş ne iş?" Adamımız:
- "Onu hiç sorma, son dilegim; beni hiç bırakmıycak uzun bacaklı bipiliçti. Yanlış anladı şerreffsizz."

17 Ocak 2008 Perşembe

sahibiyim de

Hoca, bir gece gürültüyle uyanmış.Bakmış, bir hırsız eşyaları topluyor.Adamdan korkmuş.Sesini çıkartmamış.Ama peşine de düşmüş.Az sonra, durumu farkeden hırsız, kızgınlıkla sormuş:- Beni neden takipediyorsun bakayım?Hoca, sakin, pişkin yanıtlamış.- Taşıdığın evin sahibiyim de.

şakadan hoşlanmam

Nasrettin hoca pazarda dalgın yürüyormuş.etrafındaki esnafları seyrediyor.bu sırada ensesine bir tokat geliyor. Hoca tökezlemiş bir kaç adım sendelemiş neyse toparlanıp sinirli bir şekilde arkasını dönmüş.Bir bakmış ki hocanın 2 katı hayvan gibi bir adam. Hoca durmuş bir yutkunmuş önce,sonra:- bana senmi vurdun? demiş adama. Adam: - ben vurdum lan ne olacak demiş.Hoca: - sakadan mı vurdun ciddiden mi? demiş Adam: - ciddi vurdum napacan?!Hoca: - Aman aman, öyle olsun... Cunku şakadan hiç hoşlanmam da ...

zeki adam bill gates

Bir hippi, Michael Jordan, Bill Gates ve Dalai Lama aynı uçakta yolculuk ediyorlarmış.Oldukça yüksek bir irtifada uçarlarken, uçağın motorları birdenbire bozulmuş ve uçak hızla düşmeye başlamış. Pilot büyük bir telaşla yolcuların yanına gelmiş. "Beyler" demiş "biraz sonra yere çakılacağız ve sadece dört tane paraşütümüz var, biri bende!" deyip paraşütü ile uçaktan atlamış.Michael Jordan hemen ayaga fırlayarak "Beyler" demiş"Biliyorsunuz ben dünyanın en büyük sporcusuyum ve dünyanın benim gibi insanlara ihtiyacı var" ve bir paraşüt kapıp uçaktan atlamış.Derken, Bill Gates de hemen ayaga fırlamış "Beyler" demiş"Biliyorsunuz ben de dünyanın en zeki adamıyım ve dünyanın benim gibi zeki insanlara ihtiyacı var" ve o da paraşütlerden birini kapıpatlamış.Dalai Lama ve hippi birbirlerine bakmışlar. Dalai Lama "Evlat, benoldukça verimli ve bereketli bir hayat yaşadım, gerçek aydınlığıbuldum. Oysa senin önünde uzun ve güzel bir hayat var. Paraşütü al ve atla, kendini kurtar"Hippi gülmüş:"Endişelenme dede, kendini dünyanın en zeki adamı sanan, az önce benim sırt çantamla atladı!"....

Temelin freni patlar

Temel kamyonuyla yokuş aşağı inerken freni patlar ve kamyonu son sürat gitmeye başlar, ve kamyon bir kavşağa gelir temel bir bakar sağ tarafta pazar kurulmuş yüzlerce insan ,soluna bakar bir tane çocuk. Pazara girip yüzlerce insanı öldüreceğine çocuğa çarpmayı tercih eder. Ertesi gün gazeteler şöyle yazar TEMEL KAMYONUYLA PAZAR YERİNE GİRDİ 20 ÖLÜ 50 YARALI. Temele sorarlar niye pazara daldın? Diğer yöne gitmedin? -Temel cevap verir -BENİM NİYETİM ASLINDA ÇOCUĞU EZMEKTİ. ÇOCUK PAZAR YERİNE KAÇINCA

temel ve golf

Titanik battığında üç kişi kurtulur. (İngiliz,Fransız ve Temel)İngiliz sadece golf sopasını, Fransız sadece golf topunu, Temel de hamsi konservesini kurtarabilmiş. Bunların canları çok sıkılmış. Fransız hadi golf oynayalım demiş. İngiliz de katılmış. Temel de çok sevinmiş sonra da benim hamsiyi yeriz ,ama ben nasıl oynandığını bilmiyorum deyince ,çok kolay, Sopa, top ve delik lazım demişler. İngiliz: Bende sopa var. Fransız: Bende de top var. Temel: Ben oynameyrum.

süzme

Temel'in 8 tane çocuğu varmış. Ama hepsi de birbirinden salak, geri zekalıymış. Temel ve karısı Fadime doktora gitmişler, durumu anlatmışlar. Böyle böyle biz artık çocuk istemiyoruz demişler. Doktor bunlara 1-2 kutu prezervatif vermiş. Nasıl kullanılacağını falan anlatıp yollamış. Neyse bunlar kullana kullana bir gün prezervatifleri kalmamış. Temel kara kara düşünmeye başlamış . Ne yapsak ne etsek diye Fadime " Dur ben sana dantelden örüvereyim demiş." Ölçüyü falan almış 1-2 gün içinde örmüş. Aradan 9 ay geçmiş. Temel ile Fadime nin 1 çocukları daha olmuş . Zamanla çocuk büyümüş, 9-10 yaşlarına gelmiş. Ama nasıl bir çocuk zeki mi zeki, fırlama mı fırlama . Önceki 8 ine hiç benzemiyor. Tüm sınavlarda birinci, sporda tüm şehrin en iyisi, köyün en zeki, en atılgan çocuğu olmuş. Bir gün Temel kahvede otururken sormuşlar. " Ya Temel senin 9 çocuğun 8'i deli mi deli bu sonuncusu nasıl oluyor da bu kadar akıllı oluyor? " Temel gerine gerine cevap vermiş. " Süzme o, süzme..! "

Siyah Beyaz Kadın

Temel ve dursun yaz tatillerinde Antarktika'ya gitmeye karar vermişler. Uzun bir yolculuktan sonra buzlar diyarına varmışlar. Bir rehber bulamadıklarından kendileri gezmişler uzun buz ovalarını. ertesi sabah bir rehberle anlaşarak kıtanın en güzel yerlerini rehber eşliğinde gezip merak ettiklerini soruyorlarmış. Bir ara Temel rehbere seslenerek
- " Pardon burada hiç beyaz kadın var mı ? " diye sormuş,
- Rehber "Tabiî ki var, buradaki kadınların yüzde doksanı beyazdır" demiş.
- "Peki siyah kadın var mi?"
- "Eh bir kaç tane var bu civarda"
- "Pekİ siyah beyaz kadın var mı" rehber son derece şaşkın bir şekilde
- "Tabiî ki hayır ben hiçbir yerde rastlamadım böyle kadına" Cevaptan hiç de hoşnut kalmayan Temel Dursun'a dönerek
- " Ula dursun yoksa dün akşamkiler penguen miydi?????".

Şarap

Temel çok para kazanmış. Ailece lüks bir lokantaya gitmişler. En pahalı şarabı seçip ısmarlamış. - Garson “ Hangi yıl tercih ederdiniz, diye sorunca,
- Temel “ Pi mahzuru yoksa hemen isteyrum.”

Temel'in Kaynanası

Temel bir gün kahveye girmiş. Üstü başı yırtıkmış. Ne oldu diye sormuşlar.
-Temel: "Kaynanamı gömdük."diye cevap vermiş.
- Kahvedekiler: "İyi de bu halin ne?"
-Temel: "Biraz direndi de."